Bildiğiniz üzere, Dünya’nın birçok ülkesinde olduğu gibi, ülkemizde de temiz içme suyunu
temin etmek her geçen gün zorlaşmaktadır.
Gün geçtikçe çevre kirliliğinin artması, sanayileşme, tarımsal ilaçlar ve diğer birçok faktör,
kirliliğin sulara geçmesine ve içilebilir su rezervlerinin azalmasına sebep olmaktadır.
Büyük şehirlerde içme ve kullanım sularının, şebekeye verilmeden önce belediyeler tarafından
tüm ağır metallerden ve zehirli atıklardan arıtıldığını kabul etsek de, suların evimizdeki musluğa
gelinceye kadar yaşadığı binlerce kilometrelik serüven sırasında, muhtemel kirleticilerin
şebekeye dışarıdan sızma ihtimali, sel vakalarının getirdiği kirlilikler ve alt yapı yetersizlikleri
evlerimize ulaşan suyun içilebilir olması konusunda ciddi şüpheler uyandırmaktadır.
Bu durumu, suların kesilip bir müddet sonra yeniden akmaya başladığında, ilk gelen suyun gözle
görülebilir kirliliğinden rahatlıkla anlayabiliriz. İlk 5-10 dakika sular bulanık akar ve pas kokusu
belirgin bir şekilde hissedilir. Bu da musluğumuza kadar gelen suyun sağlıklı bir şebeken
gelmediğinin somut ispatlarından sadece bir tanesidir.